GİRİŞ:
Klasik Osmanlı Mimarisi Mimar
Sinan dönemi olarak da adlandırılır. Çünkü Osmanlı Mimarisi en yüksek
seviyesine Mimar Sinan tarafından ulaştırılmıştır. 1539’dan 16. yüzyılın sonuna
kadar Osmanlı mimarisine damgasını vuran Mimar Sinan eserlerinde çeşitli plan
ve taşıyıcı sistemler kullanmıştır. Sinan’ın eserlerinde elemanların strüktürel
ahengi silüete de yansımaktadır. Büyük külliye kompozisyonları ile Türk
şehircilik anlayışına büyük katkılar sağlamış, şehir siluetlerine önemli
çizgiler kazandırmıştır.Arazi eğimlerini bir engel olarak görmeyip tasarıma
katkıda bulunan bir unsur haline getirerek yerleşme düzenine yenilikler
getirmiştir.(Akan, Çakıcı, 2005)
Osmanlı’da
bir klasik dönemden bahsedebiliyorsak bu Sinan ile mümkün olmuştur. Yüzyıllık
yaşamının neredeyse yarım asrı geçen araştırma, mimari olgunluk çabaları ve
ortaya koyduğu somut örnekler onun Osmanlı Mimarisi'nde mihenk taşı olmasına
nedendir. Sinan gerek İstanbul’da gerekse de Anadolu’nun ve Balkanların dört
bir yanında eserler vermiştir. Bunlardan birisi de Kocaeli'dir.
Mimar Sinan Hakkında:
Kayseri’nin
Ağırnas Köyü’nde doğan Abdülmennan oğlu Sinan’ın doğum tarihi kesin olarak bilinmiyor, ancak 1489
olabileceği hususundaki görüşler yoğunlukta. Yavuz Sultan Selim zamanında
devşirme olarak toplanan gençler
arasında
Yeniçeri Ocağı’na alınan Sinan, sırasıyla acemi oğlan, yeniçeri, atlı sekban,
yaya başı (bölük komutanı), zemberekçi başı ve haseki unvanlarıyla Yeniçeri
Ocağı’nın en büyük subaylarından biri olmuştur. Yavuz Sultan Selim ve Kanuni
Sultan Süleyman ile birçok sefere katılan Sinan’ın askerlik alanındaki bu
yükselişi askerlik yönünden çok, sergilediği ustalık başarı- sına
bağlanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun en geniş topraklara sahip olduğu
dönemde yaşayan Mimar Sinan, 1539’da Mimarbaşı Acem Ali adıyla tanınan
Alaeddin’in vefatı üzerine, mimarbaşılığa atanmıştır. Kanuni Sultan Süleyman,
II. Selim ve III. Murad dönemlerinde mimarbaşı olarak görev yapmış,
imparatorluğun gücünü simgeleyen mimarlık başyapıtlarının tasarlanmasında ve
uygulanmasında büyük rol oynamıştır. 1588’de vefat eden Sinan, Osmanlı
döneminde çok sayıda cami inşa etmiş olmakla birlikte mescit, medrese, darülkurra,
türbe, imaret, darüşşifa, su yolları, köprü, kervansaray, saray, mahzen ve
hamam olmak üzere birçok eser vermiştir. Ancak onun en büyük arzusu, cemaati
gök kubbe gibi büyük bir kubbe altında toplayan, mekân birliği tam, aydınlık ve
ferah bir cami inşa etmek olmuştur. 1
Sinan ilk külliyesi 1539 yılında
Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi Haseki Hürrem Sultan adına yapmıştır. Bu tarihten
itibaren birbiri ardına izleyen külliyeler başta olmak üzere birçok yapının
mimarı olmuştur.Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim ve III. Murad dönemlerinde
yalnızca mimar başı olmakla kalmayıp aynı zamanda İstanbul’un imarında da büyük
görevler üstlenmiştir. Mimar Sinan’ın görevi bununla da sınırlı kalmayıp aynı
zamanda imparatorluğun fethettiği ve elinde bulundurduğu vilayetlerde de yapı
faaliyetlerini sürdürmüştür.
. 1 Bknz: BENİAN, Esin, ''Mimar Sinan ve
Osmanlı Cami Mimarisinin Gelişimindeki Rolü''. Bilim ve Teknik, Ocak 2011,
S.519
Geçmişten
Günümüze Kocaeli
Bizans döneminde Nicomedia ismiyle
imparatorluğun en önem şehirlerinden birisi olan, 11. yyda Selçuklu’nun kısa
bir süre eline geçirip tekrardan Bizans’ın eline kaptırdığı bir şehirdir.
Bizans döneminde de önemli yapı faaliyetlerinin uygulandığı bilinse de
Konstantinapolis gibi günümüzde şehrin altında olması nedeniyle kazı olanağı
mümkün olmamıştır. Antik kaynaklarda da sıkça adı geçen Nicomedia, Türklerin
hakimiyetine geçmesiyle birlikte İslamlaşma faaliyetlerinin önemli
merkezlerinden biri olmuştur. İzmit’te Bizans’tan kalma su kemerinin M.S. 2.nci yüzyılda imparator Trajan döneminde Nicomadia valisi Plinius tarafından yaptırıldığını antik kaynaklardan öğrenmekteyiz.
Osmanlı
İmparatorluğu döneminde adı İzmid, İsmit, gibi anılmıştır. Çünkü bölgede hala
daha yaşayan bir sürü Rum ve Ermeni yaşamaktaydı. Bugün bile örnekleri
verilecek olan Pertev Paşa Camii ve Fevziye Camii yakınlarında ayakta kalmayı
başaran Rum konut yapıları mevcuttur.
Türkiye
Cumhuriyeti kurulduktan sonra adı Kocaeli olan, il sınırlarında bulunan Gebze
ilçesi de antik kaynaklarda Libyssa adı ile geçmektedir. Ünlü Kartacalı
komutanı Hannibal’ın yurdu olarak da bilinen Gebze ilçesi, Erken Dönem Osmanlı
Mimarisi örnekleri yanı sıra Klasik Osmanlı dönemi ürünlerini de barındıran
kültür şehirlerinden birisi olmuştur. 1323 -1331 arasında yapıldığı düşünülen Gebze
Orhan Camii, (Res.1) tek kubbeli kare planlı, Anadolu Selçukluların tek kubbeli
kare planlı mescitlerinin etkisinde yeni bir anlayışa sahip, sade erken dönem
örneğidir. Orhan Gazi tarafından yaptırılmıştır. Sultan Orhan Camii’nin 400
metre kadar kuzey doğusunda 1326 tarihli İlyas Bey Camii bulunmaktaydı. Bazı
araştırmacılar bu caminin Osmanlılardan kalan ilk cami olduğunu söylese de bu
sadece savdan ibarettir. Osmanlılardan kalma en erken tarihli camii, İznik Hacı
Özbek Camiidir. İlyas Bey Camii kubbesiz bir yapıydı. Tarih boyunca pek çok kez
tahrip olan yapı günümüzde aynı adla tekrardan modern bir görünümde yapılmışsa
da orijinal plana sadık kalındığı söylenemez.
Gebze
‘de Hünkar Çayırı adıyla anılan bir mevkii de tarihsel önemi açısından
önemlidir. Fatih Sultan Mehmet’in 27 Nisan 1481 Cuma günü İtalya üzerine
yapılacak sefer için ordusuyla İzmit’e giderken ordu burada mola vermiştir. 3
Mayıs 1481 yılında burada vefat etmiştir.Hünkarın anısına bir çeşme yapılmıştır.
Osman
Hamdi Bey Türkiye’de arkeolojinin, eski eserlerin koruyucusu, koleksiyoncusu olarak
önemli bir şahsiyettir. Aynı zamanda ressam ve mimarlıkla uğraşan Hamdi Bey
1884 yılında planını kendisinin çizdiği bir yalı yapmıştır. Günümüzde müze
olarak kullanılmaktadır.. 2
Kocaeli’nde Mimar Sinan eseri örnekleri:
Çoban
Mustafa Paşa Külliyesi:
Kocaeli ili Gebze ilçesinde bulunur. Kanuni
dönemimde yapılmış en büyük ve geniş programlı külliyedir.(Çizim1) İçerisinde
cami, imaret, medrese, kütüphane, türbe, dergah, kervansaray ve paşa odaları
bulunur. 117x 106m ölçülere sahiptir. (Res.2)
Kanuni Sultan Süleyman’ın kız kardeşi Hafza
Sultan ile evli olan Çoban Mustafa Paşa tarafından 1510 yılında yaptırılmaya
başlanmıştır. Mimarı konusunda tartışmalar bulunur. Mimar Sinan’ın eserlerinin
listesini tutan Tuhfetü’l Mimarin’de cami, imaret ve medresenin mimarı olarak
Mimar Sinan ismi geçer. Fakat Evliye Çelebi yazısında “Bu camiyi Süleymaniye Cami-i Şerifi’ni yapan
Koca Mimar Sinan’ın baş halifesi Hüssam Kalfa büyük bir maharet ve üstatlıkla
yapıp, şirin ve ince fenlerinde büyük sanatını göstermiştir” demiştir. Cami ve
medrese kapıları üzerinde 1523-24 tarihleri yazması ve Mimar Sinan’ın o
tarihlerde Rodos Seferi’nde bulunması bu külliyenin tam anlamıyla Mimar Sinan’a
ait olmadığı, planını çizdiği düşüncesini oluşturuyor.
Cami, düzgün
kesme taş ve tuğla ile yapılmış olup yapılar topluluğunun merkezinde, 14.55 x
14.55 m kare planlı ve tek kubbe ile örtülüdür.(Res.3) 24 metre yüksekliğindeki
kubbeye geçiş tromplarla sağlanmıştır.(Res.4) Trompların içi istiridye kabuğu
gibi yivlenmiştir ki bu özellik Memlük üslubunu andırır. Cami, Klasik Osmanlı
Mimarisinin özgün örneklerindendir. Duvar ile kubbe arasında dört köşede
mukarnas dolgularla hareketlendirme sağlanmıştır.
Cami içinde her duvarda
dörder, kasnakta da sekiz olmak üzere 24 pencere bulunur. Camiye baktığımızda
gerek tromp gibi mimari elemanlarda gerekse de bu mimari elemanlara bağlı
süslemelerde Memlük etkisi göze çarpar.
Çoban Mustafa Paşa’nın Mısır ile olan ilişkileri yapınnın mimarisine ve süslemesine etkilere
neden olmuştur. Caminin giriş kapısındaki(Res.5) kitabede sülüs yazıyla:
“Bu Allah’ın halifesi Sultan Süleyman han
bin Sultan Selim Han, Allah hayatını, saltanatını ebedi kılsın. Bu ikisinin
veziri bina ve inşaatın sahibi Mustafa Paşa tarafından tamir edilmiş bir
imarettir. Güzellik ve parlaklık sahibi olduğundan tarihi hayren hasena 930
(1523)”. yazmaktadır.
Caminin mihrabı beş köşeli, mermer bir niş şeklinde
olup, mukarnaslarla son bulur. Ayrıca mukarnaslardan oluşmuş bir bordür mihrabı
çepeçevre kuşatmıştır. Mihrabın üçgen alınlıklarında yer yer yıldızlara
yer verilmiş, çokgenler ve zincirlerden oluşmuş motifler kompozisyonu tamamlamıştır.
(Res.6) Mihrap nişindeki kufi levhalar buraya ayrı bir görünüm kazandırmıştır.
Mihrap nişindeki bezeme, dışındaki ince bordür ve üçgen boşluklar siyah renkte
macunla doldurulmuş ve böylece farklı bir görünüm elde edilmiştir. Mihrabın
sağında yer alan minber, mermerden yapılmış, yan korkulukları geometrik
geçmelerle bezenmiştir.(Res.7)
Yapının bir önemli özelliği de muhteşem ahşap
işçiliğidir. Kapı ve pencere kanatlarında kakma tekniğinde motiflere ve
kompozisyonlara yer verilmiştir ki burada da Memlük etkileri görülmektedir. (Res.8)
Caminin girişi önünde beş kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Buradaki
mukarnas başlıklı altı porfir sütun sivri kemerlerle birbirine bağlanmıştır.
Ortadaki bölüm diğerlerinden daha yüksek tutulmuş ve camiye giriş daha görkemli
bir hale getirilmiştir. Caminin son cemaat yerine açılan pencerelerindeki kiremit
renkli mermer söveler, kûfi yazılar ve duvar panoları Memluklu sanatının
etkisini açıkça göstermektedir.(Res.9) Caminin minaresi XVI.yüzyıla
tarihlendirilmektedir. Kesme taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli olup,şerefesinin altı mukarnas ile kaplıdır. (Res. 10)
Yapı topluluğunun arkasında, mihrap yönünde ve ikinci
avlunun ortasında bulunan
Çoban Mustafa Paşa, türbesine öldükten sonra
gömülmüştür. 3
Pertev Paşa Camii (Yenicuma) Ve Külliyesi:
Padişah
II. Selim'in 2. veziri Pertev Mehmet Paşa adına, ölümünden sonra vasiyeti üzerine
kethüdası Sinan ağa tarafından yaptırılmış ve cami kitabesine göre miladi 1579
( Hicri: 987) yılında tamamlanmıştır. Camii ile birlikte sübyan mektebi ve
hamam kalıntısı ayakta durmaktadır. Cami ve külliye Mimar Sinan'ın eserleridir.(Çizim2)
Külliyeden yalnızca cami ve çeşme özelliklerini koruyarak günümüze gelmiştir.
Sübyan mektebi onarımlar sonucu özgün şeklini tamamen yitirmiş, hamam ise
harabe halinde temel kalıntıları ve sıcaklığının bir kısmı korunmaktadır.(Res.11)
Pertev
Mehmet Paşa Külliyesi, vasiyeti uyarınca Kethüdası Sinan Ağa tarafından Mimar
Sinan’a yaptırılmıştır. Paşa’nın ölümünden sonra 1572’de caminin temelleri
atılmış, yapı topluluğu 1579’da tamamlanmıştır.(Res.12) Külliye moloz taştan
üzeri harpuştalı ve pencereli bir avlu duvarı ile çevrelenmiştir. Üç ayrı
girişi olan avlu kapılarından kervansarayın bulunduğu yöne “Cami-i Şerifi
Pertev Paşa sene 987 (1579)” kitabesi yerleştirilmiştir. Külliyenin avlusu iki
kısımdan meydana gelmiştir. Bunlardan bir tanesi son cemaat yerinin önünde,
diğeri de mihrap yönündedir. Her iki avlu birbirlerinden bir duvar ile
ayrılmıştır.Mihrap yönündeki avlu Çoban Mustafa Paşa’dan gelen bir gelenek
olarak düşünülebilir.
Yapı
topluluğunun merkezinde bulunan cami,(Res.13) kareye yakın dikdörtgen planlı
olup, üzeri merkezi bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbeye geçişi sağlayan tromplar
caminin dışında, üst örtüsünde kendini açıkça belli etmektedir. Merkezi kubbe
yarım kubbelerle takviye edilmiştir. Kubbe kasnağını çepeçevre kuşatan 24 adet
ve yan duvarlarda ise mihrap duvarında dörderden 12, ikisi son cemaat yerine
bakan toplam 14 pencere ile ibadet mekanı son derece güzel biçimde
aydınlatılmıştır. İbadet mekanında çiniye yer verilmeyişi, o dönem yapıları
içerisinde karşılaşılmayan bir örnektir.(Res.14) Caminin pencere aralarında
yazı ve kalem işleri bulunmaktadır. Bu kalem işlerinde hatayi ve rumilere geniş
yer verilmiştir. Camideki mermer işlerinin yanı sıra ahşap işçiliği(Res.15) de
ileri bir düzeydedir.
Mermer mihrap ve minberi geometrik bezemelerle
kaplıdır. Bunların üzerindeki mukarnaslar ve geometrik bezeme son derece güzel
işlenmiş olup, diğer Osmanlı minberlerinde karşılaşılmayacak kadar farklı ve
ince bir işçilik göstermektedir.
Külliye de ayrıca hamam , imaret, kervansaray
vardı. Fakat günümüze hamam kalıntısı ile planı bozulmuş sübyan mektebi(Res.16)
gelebilmiştir.
Defterdar Abdüsselam (imaret) Camii:
Miladi
1524 ( Hicri 931) yılında Defterdar Abdülselam tarafından Mimar Sinan' a
yaptırılmıştır. Miladi 1872 ( Hicri 1239) yılında onarım görmüştür. Mimar
Sinan'ın ilk yapıtlarından olması özeliği olup; Caminin dış çevre duvarları ile
minaresi ilk kurulduğu dönemin özelliğini taşımaktadır. Zamanında kubbeli
olarak yapıldığı fakat 1776 yılındaki depremde yıkılmış olup; 1872 yılında
Altıncıoğlu Hatice hanım tarafından çatılı olarak yaptırılmıştır. Bunu
belirten bir kitabe caminin giriş kapısı üzerindedir.
Kitabe: “İş
bu İmaret Cami-i Şerifinin banisi Defterdar-ı Esbak Abdüsselam Bey Efendi
Hazretlerinin sülale-i tahirelerinden El Hac Seyyid İsmail Zülkefil Bey’in
halile-i muhteremesi Delail-i Şerif mezunesi merhume ve Makfurliha Hadice
Firdevs Hanım ruhu için rızaen l’illah el Fatiha fi sene Zilhicce-tış Şerife fi
23 yevm-3 Cuma.”
İzmit
Kemal Paşa mahallesinde bulunan bu yapı günümüzde tamamen yeniden yapılmıştır.
Mahalle ölçeğinde hizmet verdiği için Çoban Mustafa Paşa ve Pertev Paşa
Camileri’nden daha küçük boyutta planlanmıştır. Ahşap ve kağir malzemeler
caminin yapı malzemelerini oluşturur. Evliya Çelebi’nin naklettiğine göre
burası bir tekke camisidir. 1925 yılında Tekke ve Zaviyelerin kapatılması ile
tekke işlevini yitirip cami olarak kullanmıştır. Günümüzde hala ibadete
açıktır. Haziresinde tarikat mensubu üç kişi yatmaktadırlar. (Res.17)
Fevziye Camii:
Kocaeli
Kemalpaşa Mahallesi, Hürriyet Caddesi üzerindeki bu cami XVI.yüzyılda İzmitli
Mehmet Bey tarafından yaptırılmıştır. İlk yapımında Mimar Sinan'ın eseri olan
bu cami, 1776 depreminde yıkılmıştır. Sultan II. Mahmut zamanında Kaptan-ı
Derya Firari Ahmet Paşa tarafından yeniden yaptırılmıştır. Cami 1894 depreminde
bir kez daha yıkılmış ve yalnızca minaresi günümüze gelebilmiştir.
Caminin
Klasik mimari özelliğini kaybetmesine tarih boyunca geçirmiş olduğu 5 onarım
sebep olmuştur. Yine bu cami de Defterdar Abdüsselam Camii gibi büyük programlı
tasarlanmayıp mahalle ölçeğinde hizmet vermiştir. En son 2004 yılında Bursa
Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararıyla onarılarak bugünkü halini
almıştır.
Cami
boyuna dikdörtgen planlı olup merkezi bir kubbeye sahiptir. Kubbeye geçiş
pandantifle sağlanmıştır. Yapı dıştan kırma çatı ile örtülüdür. Camide sade bir
mihrap, ahşap bir minber bulunur. Camide çok sayıda vitraylı pencere yer
almasından dolayı oldukça ferah ve aydınlık bir havaya sahiptir. (Res.18)
SONUÇ:
Mimar Sinan’ın Kocaeli ilinde direkt veyahut
dolaylı yoldan yapımına katkı sağladığı camilerin, bulunduğu yerleşim yerlerinin
ölçeğine paralel olarak tasarlandığı görülür.
Mimar Sinan , kendi
eserleri olan başkent İstanbul’daki Süleymaniye, Şehzade ve Mihrimah Sultan
Camileri; Edirne’deki Selimiye Camii'ne nazaran daha küçük boyutlu fakat mimari
olgunluk anlamında geri kalır yanı olmayan, merkezi planlı yapılarıyla dikkat çekmektedir. Gerek mimarlığının ilk yapılarından
olan Abdüsselam Cami’nde gerekse de son yapılarından olan Pertev Paşa Cami’nde
Kocaeli’ne çok büyük değerler katmıştır.
Bu
bölgede Çoban Mustafa Paşa Cami’nde görülen arka avlu uygulaması daha sonraki
yıllarda Pertev Paşa Cami’nde de görülmüştür.
Çoban
Mustafa Paşa Camii’nin mimari ve süslemede Memlüklülerden etkilendiği, bu
etkinin caminin banisi Çoban Mustafa Paşa’nın Mısır ilişkileriyle alakalı
olduğu düşünülmektedir. Ayrıca cami ve türbesindeki kapı ve pencerelerin
Mısırdan getirildiği de söylenmektedir.
Pertev Paşa Cami’nde klasik örneklere karşın çini
süslemelere yer verilmemesi dikkat çeker.
Çoban
Mustafa Paşa, Pertev Paşa Camileri gibi şehir ölçeğinde hizmet veren, birden
fazla yapılar topluluğuna sahip külliyeler dışında; haziresinde tekke şeyhleri
yatan Defterdar Abdüsselam Camii gibi, mahalle ölçeğinde hizmet veren Fevziye
Camii de görülmektedir. Bu küçük çaplı yapıların gerek onarımlarla gerekse de
yetersiz bakım sebebiyle özgün planından koptuğu da düşünülebilir.
Yapıların olgun mimarilerinin yanı sıra süsleme
programı açısından da eşsiz örneklere sahiptir. Mermer, taş, ahşap ve tuğla
yapı hem yapı malzemesi hem de süsleme malzemesi olarak kullanılmıştır. Bizans
dönemi devşirme malzemeler de kullanılmıştır.
Mimar Sinan, bir taraftan Karahanlılar’dan
beri süregelen, Anadolu Selçuklu mescitleri ile bir atılım gerçekleştiren Türk
Mimarisi’nde namaz kılan cemaati bir çatı altında toplayacak merkezi planlı tek
kubbeli planı gerçekleştirirken diğer taraftan devasa kubbeyi taşıyan Çoban
Mustafa Paşa ve Pertev Paşa Camii gibi yapılarda pencere sayısını artırmak
suretiyle mekan aydınlığını da hesaba katarak mimaride hem tekniğe hem estetiğe hem de ferahlığa katkı sağlamıştır.
KAYNAKÇA
1. ER AKAN,
A., ÇAKICI, F.Z.,Klasik Osmanlı Mimarisinde Minarelerin Cami Mimarisine
Etkileri: Sinan Minarelerinin Şehir Siluetindeki Yeri. Ş. Ercebeci.(Ed). 6th International Turkish Culture
Congress, November 21-26 Kasım 2005 Ankara.
2. DOĞAN,
Tuncer.(2013). ''Osmanlı Cami Mimarisi'nde Aydınlatma Düzenleri Açısından
Gelişim( 14.- 17 YÜZYIL )''. YYÜ
Eğitim Fakültesi Dergisi, C.10, S.1,295-320.
3. Özer, B.
“Cami Mimarisinde Çoğulculuğun Temsilcisi Olarak Mimar Sinan”, Yapı. S.75, s. 27-52, Ekim
1987.
4. Tolga.
(2010,13 Mayıs). Osmanlı Sanatı. 22 Mart 2015 tarihinde
http://tolgabey.blogspot.com.tr/2010/05/sanat-tarihi-ders-notlar.html
adresinden erişildi.
5. BENİAN,
Esin, ''Mimar Sinan ve Osmanlı Cami Mimarisinin Gelişimindeki Rolü''. Bilim ve Teknik, Ocak 2011,
S.519
6. YAMAN,
Hüseyin, (2011, 14 Şubat). Kocaeli Külliyeleri. 22 Mart 2015 tarihinde
http://hsnymn.blogcu.com/kocaeli-kulliyeleri-pertev-mehmet-pasa-kulliyesi-coban-mustafa-p/9306449
adresinden erişildi.
7. ÇETİNKAYA,
H.S.(2006). '' Kütüphane Mimarisinin İki Önemli Eseri: Gebze Çoban Mustafa Paşa
Külliyesi Kütüphanesi; Edirne Selimiye Camii Kütüphanesi ''. Ege Üniversitesi Sanat Tarihi
Dergisi, C.1, S.18, 21-43
EKLER
(Resim 1) Gebze Orhan Camii
(Resim2) Gebze Çoban Mustafa Paşa Külliyesi Genel
Görünüm
(Resim3) Gebze Çoban Mustafa Paşa Camii.
(Resim4)Çoban Mustafa Paşa Camii, İstiridye yivli
tromp geçiş öğesi.
(Resim5) Çoban Mustafa Paşa Camii giriş kapısı ve
kitabesi.
(Resim6) Çoban Mustafa Paşa Camii Mihrabı
(Resim7) Çoban Mustafa Paşa Camii Minberi
(Resim8) Çoban Mustafa Paşa Camii pencere kanadı,
kakma tekniği.
(Resim9) Çoban Mustafa Paşa Camii son cemaat yeri
mihrabiyesi ve süslemeleri.
(Resim10) Çoban Mustafa Paşa Camii Minaresi
(Resim11) Pertev Paşa Külliyesi Genel Görünüm.
(Resim12) Pertev Paşa Camii
Harim mekanı.
(Resim13) Pertev Paşa Camii Kuzeydoğudan görünüm.
(Resim14) Pertev Paşa Camii iç mekanda klasik çağdaşlarının aksine
çini süslemeye yer verilmemiş olması ve iç mekanın aydınlığını sağlayan
pencereler.
(Resim15) Pertev Paşa Camii ahşap işçiliği, kapı
kanadı.
(Resim16) Pertev Paşa Külliyesinden kalan özgün planı
bozulmuş sübyan mektebi.
(Resim17) Defterdar
Abdüsselam(imaret) Camii
(Resim18) Fevziye Camii